Gelir
İdaresi özelgeleri, vergi cezası ve gecikme faizine karşı koruma sağlıyor. Aynı
nitelikli özelgeler sadece özelgenin verildiği değil bütün mükellefler için
aynı sonuçları doğuruyor. Bu nedenle özelgeler oldukça önemli ve izlenmesi
gereken kaynaklar.
Gelir
İdaresince verilen özelgelerden seçilmiş bazılarının özetine, yorum yapmadan
zaman zaman bu köşede yer vermeye çalışıyorum.
İşte
son zamanlarda verilen özelgelerden seçtiğim birkaçı.
Ödemesi ertelenen sigorta primleri ne zaman gider yazılır?
(11.04.2017 tarih ve 16071 sayılı özelge)
SGK
primlerinin gider olarak dikkate alınabilmesi için, bu primlerin Sosyal
Güvenlik Kurumuna fiilen ödenmiş olması gerektiğinden, dönemine ve ait olduğu
yıla bakılmaksızın sigorta primleri fiilen ödendiği tarihte kazancın tespitinde
dikkate alınabilir. İlgili mevzuat gereği bir aya ait sigorta primleri ertesi
ayın sonuna kadar ödenebildiğinden, yalnızca Aralık ayına ait olan sigorta
primlerinin ertesi yılın Ocak ayı içinde ödenmesi durumunda Aralık ayının
gideri olarak dikkate alınması mümkündür.
Dolayısıyla,
5510 sayılı Kanun’un geçici 72. maddesi çerçevesinde Aralık 2016 dönemine
ilişkin sigorta primlerinin 2017 takvim yılının Ekim ayında ödenmesi mümkün
olsa da, 174 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde yer alan açıklamalar
çerçevesinde Aralık ayına ilişkin primler ancak ertesi yılın Ocak ayı içinde
ödenmesi durumunda Aralık ayının gideri olarak dikkate alınabileceğinden, 2017
yılı Ocak ayı içinde ödenmeyen 2016 Aralık ayına ait sigorta primlerinin 2016
yılı kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün
bulunmamaktadır.
Vekaletname pul bedelleri serbest meslek kazancının tespitinde
gider yazılabilir mi?
(07.03.2017 tarih ve 7601 sayılı özelge)
Türkiye
Barolar Birliği tarafından bastırılan ve avukatlar tarafından mahkeme ve icra
dairelerine sunulan vekaletnameler üzerine yapıştırılması zorunlu olan
vekaletname pulu bedellerinin, serbest meslek kazancınızın tespitinde indirim
konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.
Ancak,
söz konusu pul bedellerinin müşteri veya müvekkil tarafından karşılanması
halinde indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.
Bölgesel yönetim merkezinde istihdam edilen hizmet erbabının
ücretinin istisna olması için ödemenin döviz olarak yapılması şart mıdır?
(24.03.2017 tarih ve 83703 sayılı özelge)
Gelir
Vergisi Kanunu’nun 23. maddesinin birinci fıkrasının (14/b) bendine göre,
kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan dar mükellefiyete tabi işverenlerin,
Ekonomi Bakanlığından alınan izne istinaden kurulan bölgesel yönetim
merkezlerinde münhasıran merkezin faaliyet izni kapsamında istihdam ettikleri
hizmet erbabına Türkiye dışında elde ettiği kazançları üzerinden döviz olarak
ödediği ücretler gelir vergisinden istisna edilmiştir.
Ekonomi
Bakanlığından alınan izne istinaden bölgesel yönetim merkezi olarak kurulan
irtibat bürosunda istihdam edilen hizmet erbabına yapılacak ücret ödemelerinin,
293 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nin “Ücret istisnalarına ilişkin
düzenlemeler” başlıklı 3. bölümünde yer alan şartların bir arada sağlanması
kaydıyla, gelir vergisinden istisna edilmesi mümkün bulunmaktadır.
Diğer
taraftan, istisnanın uygulanabilmesi için söz konusu ücretin irtibat bürosunda
çalışan personele, döviz olarak veya yurt dışından gelen paraların yetkili
bankalarda bozdurulmak suretiyle Türk parası olarak ödenmesi ve döviz
bozdurulması ile ilgili belgelerin ücret bordrolarına eklenmesi gerekmektedir.
İş akdi ikale yoluyla sona eren çalışana ödenen kıdem
tazminatından gelir vergisi kesintisi yapılır mı?
(08.03.2017 tarih ve 7775 sayılı özelge)
Kıdem
tazminatı, iş akdinin feshi hallerinde hak kazanılan bir tazminattır. Ancak
uygulamada, işçi ve işveren karşılıklı olarak anlaşmak suretiyle iş
sözleşmesini sona erdirebilmekte ve bu sözleşme (bozma sözleşmesi) ile aynı
zamanda işçiye kıdem tazminatı, ihbar tazminatı vb. hususlar dikkate alınarak
çeşitli şekillerde hesaplanan ödemelerin yapılması kararlaştırabilmektedir.
Basın
Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi
Hakkında Kanun’un 6. maddesi kapsamında ödenen kıdem tazminatının, çalışanın
geçmişte işverene verdiği hizmet karşılığı yıpranmasının bedeli olarak ödenen
bir tazminat niteliğinde olduğu düşünüldüğünde, tarafların iş sözleşmesini
karşılıklı olarak anlaşmak suretiyle sona erdirmesi dolayısıyla, çalışana
genellikle o işyerindeki çalışma süresi de dikkate alınarak yapılan ödemenin, aynı
mahiyette bir kıdem tazminatını içerdiğinin kabulü gerekir.
Dolayısıyla,
iş akdinin taraflarca karşılıklı olarak anlaşılmak suretiyle sona erdirilmesi
dolayısıyla çalışana ödenmesi öngörülen tutarın; iş akdinin 5953 sayılı Kanun
uyarınca feshedilmesi halinde aynı çalışanın hak edeceği kıdem tazminatına
tekabül eden kısmının Gelir Vergisi Kanunu’nun 25. maddesinin 7. bendi
kapsamında kıdem tazminatı olarak dikkate alınması ve bu çerçevede söz konusu
kıdem tazminatının hizmet erbabının 24 aylığını aşmayan miktarının (hizmet ifa
etmeksizin ödenen ücretler kıdem tazminatı sayılmaz.) gelir vergisinden istisna
edilmesi, bu tutarı aşan kısmının ise hangi ad altında ödenmiş olursa olsun
gelir vergisine tabi tutulması gerekmektedir.
Fesihnamede damga vergisi matrahı nedir?
(07.10.2016 tarih ve 5 sayılı özelge)
Daha
önce düzenlenmiş bir sözleşmenin, sözleşme hükümlerine uyulmaması sonucu tek
taraflı olarak feshedilmesine yönelik olarak alınan ve yükleniciye bildirilen
kağıtlar ile tarafların karşılıklı anlaşarak sözleşmenin feshine ilişkin olarak
düzenledikleri protokollerin fesihname olarak değerlendirilmesi gerekmekte
olup, söz konusu kağıtların, içerdikleri toplam bedel üzerinden, kağıtta bedel
bulunmaması halinde atıf yapılan kağıdın içerdiği bedel üzerinden Kanun’a ekli
(1) sayılı tablonun A/5 fıkrası uyarınca damga vergisine tabi tutulması
gerekmektedir.
(Dünya,
20.04.2017)
|